9 Ocak 2010 Cumartesi

Kısa günün zararı

Erkenden kararan hava öğle saati uyandığınız bir gün için kabustur. Her tatil gününü uyuyarak geçiren adamlar kısa günleri sevmezler. Zaten soğuktur, evden çıkmak eziyettir, bir de üstüne karanlık sokaklar. Yaz ya da bahar akşamına benzemez karanlığı, mahalle aralarında ses soluk kesilir akşamları. Rüzgarla uçuşan bir poşet bir anda ürkütebilir. Tam küfrü basıp hışırtıya baktığınız anda poşet olduğunu anladığınız nesne stresin ardından bir rahatlık verir. Uzaktaki iri kedi acaba bir köpek midir bilinmez. Daha aydınlık güvenli olan sokaklar tercih edilir.  Bu soğuk ve sıkıcı yürüyüşün sonunda sıcak  evde olabilmektir mutluluk Özellikle ofis içi işlerde çalışanların mesai bitimindeki özgürlüklerinin karanlığa denk gelmesiyle yıkıldıkları anlar vardır. Kör karanlıkta çıkılan bir yolun sonu kesin ev olmalıdır. En azından aydınlık ve sıcaktır.

Oysa uzun günler başkadır. Öğle vakti uyanmış bile olsanız, erkenden uyanan bir çok insanı hala görebilme şansınız vardır. Akşam 7-9 arası bitmek bilmez. İş çıkışı planlanabilecek organizasyonlara  kaygısız iştirak edilebilir.Yağmur ve soğuk hava gibi koşullardan uzak olunduğu için ulaşımda da pek sıkıntı yaşanmaz. Soğuk havalarda tercih edilen koyu renklerden kurtulabilir, açık tonlarda her rengi üstünüze yakıştırabilirsiniz. İşten çıktığınızda gözünüz açılıp rahatlayabilir, akabinde sahile doğru gün batımına yetişebilirsiniz.

O yüzdendir ki uzun günler daha çok sevilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder