eee iki ekmek, bi gazete, eee şey bir de şey...
31 Aralık 2011 Cumartesi
27 Aralık 2011 Salı
Meet the Parents 2000 - Meet the Fockers 2004 - Little Fockers 2010
Aslında yorgun olmasaydım inanın buraya filmle ilgili bir şeyler yazardım. Maalesef çok yorgunum filmleri seyretmenizi tavsiye ederim. Zamanlama açısından pazar öğleden sonra keyif verir diye düşünüyorum. Oturun izleyin benim gibi.
18 Aralık 2011 Pazar
14 Aralık 2011 Çarşamba
Phone Booth (2002)
Yıllardır muhabbetlerde konusu geçen ve benim he onu da izlemedim hm şunu da izlemedim dediğim filmlerden biridir. Hatta geçenlerde bir sosyal paylaşım sitesinde film konusundan gönderme yapan bir dost filmi izleme eylemimi hızlandıran sebeptir.
İndirdim filmi en kral formatından, kapattım kapıyı ışığı, bir tespih aldım elime sıkılırım belki diye. Lakin dedikleri kadar varmış. Son günlerde süreklilik sağladığım kaçırdığım filmleri izleme durumunda ilk defa iyi ki başlamışım dedirten filmdir.
Burada da yazdım bazılarını hatta bir çoğuna yazacak bir şey de bulamadım. Fakat ne olur ne olmaz iki satır eklemeden duramadım. Bu filmden çok keyif aldım. Anlattıkları kadar varmış. Filmleri izlerken keşke duygusuna pek kapılmıyorum ama bunu keşke 9 sene önce izlemiş olsaydım.
Konusu açısından da insana kendini sorgulama ihtiyacı hissettirmektedir. Zira zaman zaman herkes kulübedeki adamın kötü huylarına sahiptir. Söylemediği ve tehdit edilmedikçe söyleyemeyeceği bir yığın sırla yaşıyoruz hayatı. Tabi ki filmin etkisine kapılıp cidden itirafçılığa soyunmamak lazım gelir.
13 Aralık 2011 Salı
Rüya
rüzgarı tutacak bir yaprak bile yok
dal ince,
dal yalnız,
saçma bir yerde başka bir rüyaya karışacak gibiyim.
tedirgin uyuyorum
kimseye tutunamıyorum,
kimlere söz geçiremiyorum
bisikletten iniyorum,
salıncağa biniyorum
en yukarıya çıkmışken
merdivenden düşüyorum.
hava çok soğuk sevdiğim,
karanlık biraz da
uyku tutmuyormuş bir de,
rüya bile görüyorum.
12 Aralık 2011 Pazartesi
The Road 2009
Eğer bir gün çalıştığınız işten, yaşadığınız hayattan veya içinde bulunduğunuz sıkıntılı bir durumdan ötürü isyan etme aşamasına geçmeniz çok zor olmadıysa bu filmi böyle bir zamanda seyretme teşebbüsünde bulunun. Sanırım filmi izlerken kendi yaşamınızın, kimine göre ekonomik güçlükleri, kimine göre çaresi bulunur hastalıkların dertlerini veya aşktır, melankolidir bambaşka ruhsal sıkıntılardan daha kötü ne olabilirin cevabını ve bir örneğini görebilirsiniz.
Açlığın, çaresizliğin, yalnızlığın pisliğin caniliğin ölümün kasvetli görüntüler eşliğinde Viggo Mortensen, Charlize Theron ve Kodi Smit-McPhee muhteşem oyunculukları eşliğinde mide bulanmasına ve karın ağrısına hazır olun. Sıkınıntınız herneyse bundan daha beter olma ihitmali çok azdır.
Ben çok keyifli bir cumartesi akşamı işgüzarlık edip seyrettim. Siz daha kötü bir zaman seçin cumartesi gecesi insan canını sıkmamalı. Haftanın en sempatik gününü böyle sıkınıtılı bir filme harcamamalı.
10 Aralık 2011 Cumartesi
Womb 2010
Afişe bakıldığında filmin ne kadar can sıkacağını az çok tahmin edersiniz. Hatun kişi çocukluk aşkını yıllar sonra tanıştıkları şehirde yeniden bulur. Onunla hayatını birleştirmeyi düşünür. Fakat bir çiş molası sebebiyle duraklama yaptıkları otoyolda araba çarpması sonucu sonucunda genç adam yaşamını yitirir.
Böyle boktan bir sebeple hayatını kaybeden sevgilisinin acılı babası ile işbirliği yaparak klonlanmasını sağlar. Daha sonra küçük Tommy Dolly tadında, sevgilisinin karnında dünyaya gelir. Sonra hikayeyi öğrenince onu doğuran annesine veya sevgilisine (saçma oldu biraz ) izleyenleri çileden çıkartacak davranışta bulunur.
İnsan klonlama konusunun olası çarpıklıklarının anlatıldığı garip bir filmdir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)