23 Ocak 2012 Pazartesi

üç günlük dünya


düşünürken seni unutuyor, 

unuturken seni... 

düşünmeden edemiyorum ikimizi. 

şimdi bana ne olacak... 

yarın sana ne olacak...

asıl dün neydik ki seninle ? 

şimdi ben neyim.

yarın sen kimsin ?

dün bize ne oldu ki ?

neyse...

alt tarafı üç günlük dünya...

13 Ocak 2012 Cuma

Birgün herkes yalnız kalacak

Her zaman saygılıyım. Bazen çok gürültülü olan ayrılıklar itici gelebilir. Bittiyse biter ilişki, durum kendini belli eder. Hareketler tutuk, bakışlar kopuk, konuşmalar kaçışlarla doludur. Negatif değerli sezgiler insanın zihninde bir çukur açar. İlerleyen evrelerde de yavaşça itersin, severek dövdüğün kişiyi kazdığın çukura. Uzatma ve erteleme çabaları yalnızca üzerine dökülecek  toprağın zamanlamasını belirleyecektir. Bir şey öldüğü için de toprakla buluşması gerekmektedir.

Bir aşkın kronolojisinde yer alan en coşkulu evre herhalde başlangıçtır. Zira zaman geçtikçe dozajı artan muhteşem bir ilişki yaşayana rastlamadım. Aslında ''olması da gerekmiyor'' derseler diyecek lafım olmaz. Kuruluş döneminde gözlerde perdeler olduğundan bahsedilir. Çoğu zaman bu, ''şu an sana tahammül ediyorum'' hissiyatının eyleme dönüşmüş hali gibidir. Sebebi ise ''mutlaka bazı terslikler olacaktır ve bunlar sonra büyüyecektir'' fikrine inanıyor olmamdır. Zamanla sıradanlığı artacak duraklama döneminde konuşulması muhtemel durumlardır. İlk başlardaki zafer kazanmış komutan, durumu gözlemleyerek ileride oluşabilecek sıkıntılara önlem almaz ise bu eylem kaçınılmaz ayrılığın ilk belirtileri olabilir. İnsanlar birleşirler ya da insanlar ayrılırlar. Aslında ikisi de gayet doğal hadiseler. Sıkça rastlanan, bolca yaşadığımız, bazılarının seyrek tanık olduğu durumlardandır. Her bitişin ardından, ''işte bu'' denilebilecek birini aramak farz olur. Genelde de ideal tipe yakın bile olmayan farklı bir seçimle yeni bir yola girilir. Biraz salak zamanlardır onlar çok da üstünde durmadım dikkat ederseniz.

Aman da benim güzel aşkım derken okşadığın yanaklara atılır tokatlar. -Nasıl sert girdim bu paragrafa ? Tabi bu tokat meselesini tasvip etmiyorum. Daha çok sivri diller sokuyor çomağını kalplere. Ne acıdır ki gurur denen köpeğe yenilir delikanlı kalpler. Kamyon yazısı gibi oldu be ! Eninde sonunda zaten bitecek dediğin o aşkın aslında bitiş düdüğü  giderek yaklaşıyordur.  İlla ki konuyu futbola bağlamam lazım :) Bu derin mücadelenin iki tarafı var ama  bir hakemi de yoktur ibnelik yapacak. Bir eski açık dolusu bahane, bir yeni açık dolusu kuruntu eşliğinde, bir kapalı tribün gibi bağıra bağıra üşüşüyor beynine, sonunda dünyanın en iyi, en zengin ve en maneviyatlı insanı olarak oturuyorsun göt üstü numaralıya.

Süre doldu ve mücadele sona erdi. Centilmenlik gereği aitlik duyguları el değiştirir. Artık herkesin tuttuğu kendinedir.


Kaybetsen de kazansan da, birgün herkes yalnız kalacaktr...

Not: haftanın son günü böyle derin bir konuya niye girdim ben de bilmiyorum, idare edin. supradyn.

7 Ocak 2012 Cumartesi

Limitless - 2011




Bradley Cooper ve Robert de Niro gibi görünen aslında Bradley Cooper ile başlayıp onunla devam eden ve sona eren bir film. Beklenti Robert de Niro olmasın, pek süresi yok diye söyledim. Dış mekanlarda keyifli çekimler var. Karalıkta bu kadar güzel renkleri daha önce görmemiştim. 

Bir ilacın insanı uçurduğu fikri tamamen gerçek de olsa ya da böyle bir şey olmasa da bana sadece bu durum filmde olmuş etkisi oluşturur. Bu nedenle saçma demiyorum filmde güzel oluyor. Film sanki Polis memurlarından arındırılmış gibi. Birçok kavga gürültünün eşliğinde ortalarda yoklar. 

Öyle veya böyle film sizi sıkmıyor. Tahmin edilen bir şekilde çözümlenen konusu fazla da kafa kurcalamadan son buluyor. Görsel açıdan sizi mutsuz etmez, ama büyük beklentilerinizi de bir kenara bırakın.

6 Ocak 2012 Cuma

Stone - 2010





Bu filmi sinemada izleseydim sadece filmi sinemada seyretmiş olacaktım, daha doğrusu afişe bakıp bu filmi izlemeye iyi ki gitmemişim. Çıktığımda  beklentileri havada kalmış bir şekilde ayrılacaktım oradan. Ne Edward Norton ne de Robert de Niro'nun bu kadar eksik ya da sıradan bir senaryoda yer alacaklarını düşünmezdim. 

Ne olursa olsun ısrarla filmleri internetteki puanlara ve yorumlara aldırmadan izlemeye devam edeceğim. Eğer Robert de Niro olsun çamurdan olsun diyorsanız oturun izleyin. Sonra yönetmene ve senariste basın kalayı. En azından bu filmi evde seyretmiş olmanın verdiği rahatlığı yaşayın. Sinemada izleyerek daha uzun bir zaman kaybedilebilirdi.  


Zaman kaybıdır.