31 Aralık 2012 Pazartesi

30 Dakikada 2012


İki-bin-on-iki için aşkla yola çıktık. Yok bu çok yandaş bir yaklaşım oldu. Kupalar cimbomdan sorulur... Yok bu da değil. Bu dediğim 2000 yılı Mayısında billboard reklamlarının en kralıydı. Neyse saçmalayarak başladık anlatmaya düzelterek devam edelim. Futbol bloğu diye açtık burayı sonra işler sarpa sardı. Yazmaya başladığım 2009 ve devamında sıkıntılı günler geçirdik meşin yuvarlağı takip ederken. İki-bin-on-iki futbol adına güzel oldu gerçekten. Ligi uzak ara lider tamamlamak. Uydurma Super finalde gidip gelen şampiyonluk. Kadıköy hatırası bir şampiyonluk. Güzel goller. Bir önceki yılın kötü izlerini unutturan ve kalıntılarını kazıyan büyük iş. Kadıköy'de kupa unutulmayacak bir şey. Orada galibiyet uzun zamandır yok ama artık orada kaldırılan bir şampiyonluk kupası var. 
Bu sene tanıştığım oto tamircileri benden elde ettikleri gelirleri toplasalardı sanırım kendilerine yeni bir dükkan daha açabilirlerdi. Kendi değerinin 1/3'ü oranında masraf çıkaran arabam kabusum oldu. Ama kazandırdıklarına hürmeten bir şansı hak ediyor. Güzel geziyorum İki-bin-on-ikide  Güney Ege'ye gidiyorum. Kalbim orada kalmıyor ama Ege'de seviyorum. Sonra bakıyorum da İstanbul'da da seviyorum. Düşünüyorum da baya bir seviyorum.  Kumarda hep kaybetmek istiyorum. 
Altı ayını da bir sınav uğruna heba ettiğim yıl olmakla beraber, neleri ıskaladığımı düşünmek bile istemiyorum. İçinde başarı olan da bir yıl. Büyük emek, büyük çalışma, destekler moraller, sıkı tutmalar, kasmalar. Sınav sonuç belgesinde yazan ve benim az tanık olduğum o güzel kelime. Bana yabancı o kelimeye bakarken dolan gözlerim. Kimi seviyorsam arayıp söyledim.  
Assos tatili ile sınav öncesi moral bulduk. Kombine bilet ile hayatıma sarı kırmızı renk geldi. Yorucu etkinliklere gark olduk. Yedik, içtik, gezdik. Sevdik, sevdalandık gemici düğümü ile bağlandık. Sosyal ağda paylaştık. Böyle ayrı gayrı yılbaşı olmaz, olmaz. 
Şaka bir yana yıl içinde en çok vakit bulunduğum yerde odamdayım. Birazdan yeni yıla gireceğim bedenen tek başıma ruhumda +1. Süre giderek azalıyor. Bu yazdığım en hızlı yazılardan biri. Keşke biraz daha yazabilseydim İki-bin-on-iki de. Keşke biraz daha fotoğraf çekebilseydim. Şunu da etseydim Bunu da bilmem ne yapsaydım. Bakın insan ne değerli zamanları geçiriyor. Bazen dolu bazen boş. Ama en tatlısı sağlıklı. 
Şu yazıları böyle keyifli keyifli okuyacağımız yılları şimdiden özlüyorum. Yaşamak güzel. Herkese mutlu yıllar. Hoş geldi İki-bin-on-üç... 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder