10 Mart 2013 Pazar

Atıl karınca


İşte böyle bir şey lazım eskilerden, gelsin sokağa, ben kısa pantolonlu ürkek küçük adam olayım yine. Cebimdeki üç kuruşu alıp elleri nasırlı seyyara vereyim. O bütün gücüyle ekmeğini çevirirken ben yerinde duramayan kalp atışlarımın heyecanına kapılayım. Beş dakikalığına da olsa deli gibi döneyim hiç durmadan. On yüz kere aynı boyaları dökülmüş ahşap pencereyi göreyim. On yüz kere köşedeki bakkalı... on yüz kere mutlu gözlere takılayım. Geçici kaz ayakları oluşan küçük gözlere düşsün mutluluk. Ama olmaz ki... O kendini dayamış bir duvara, dönse de dönmese de duvar onunla konuşmaz ki...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder