18 Haziran 2013 Salı

Konuşamıyoruz



Mayıs ayının son günlerinden beri bir gerilimdir gidiyor. Olanlara bakınca da insan yazmasa da konuşuyor. Eğri -doğru, yalan - yanlış konuşuyor. Nereye gittiğini bilmeden konuşuyor. Atıyor tutamıyor, tam tutturdu derken daha bir başka sapıtıyor. Dinlesen olmuyor, anlatsan anlamıyor. Halbuki çok derinlerde değil sorun. Sonuçta durum çok belli, insanımız konuşamıyor. 

Park büyük bir sorun mu ?  değil,  konuşamıyorlar. Sıkıyorlar lafı, çoğu zaman da gazı. Anlatamıyorlar ve anlamıyorlar derdini milletin. Bütün mesele konuşmalar aslında. En başından beri konuşmalar. Sertleşen konuşmalar kucaklamanın iki farklı şekli var mecaz, hissettiği ise şefkatli olan değil. Çünkü konuşamıyorlar. Elbette ki toplumun tamamının iradesi değil bu iktidar ama bunu anlamıyorlar. Kucaklamadan kasıt ise şefkatli Devlet Baba kucaklaması olmalı öteden beri, baba gibi kucaklamalı devlet insanını. Bunu göremedi insanlar Gaz gördü, Toma gördü. 

Bu kadar kavga gürültünün içinde gördüm ki bu konuşamıyor olmak büyük eksik. Hatta hiç yok, ya da yok denecek kadar az. Doğru konuşmak, düzgün konuşmak. Birini sevmenin bokunu çıkarmamak. Birinden nefret etmenin bokunu çıkarmamak. Ayırmadan konuşmak, ayrıştırmadan konuşmak. Başka kefeye koymak. Konuşurken de bu detayları belirtmek için bastıra bastıra bağırmak. Gelişine vurmak, ya da gelişi güzel konuşmak. 

Beni birisinden soğutmaya yetecek yegane eylemdir konuşmak. Çünkü kötü konuşmak, hedef insanda tamir edilmez yaralar açar. Yılanı deliğinden çıkaran tatlı dilden bahsederdi atalarımız. Ata diyeceklerimizden duyduklarımız bambaşka. Kıran büken hep bu. Ne bıçağın kemiğe dayandığı var ne de birilerini alıp başını gitmesini isteyen. Yerine koyacak kimse olmadığını konuşamayan bir halk da oturup durdu parkta. Hükumet istifa derken ardından söyleyecek bir lafı bile yoktu. Dert birilerinin gitmesi değil. Konuşması ya da konuşamaması. Devlet de Halk da konuşamadı bu süreçte. Yakıp yıkanlar da başka bir rantın esirleri oldu. Keşke yapmasalardı. Oturmak durmak ve etkiyi insanca sağlamak önemliydi. Bazen oldu, bazen de olmadı. 

Konuşabilseydik keşke, daha doğru düzgün, daha anlaşılabilir, antipatik olmasaydı, olmasaydık. Ayrılıklar hiç tat vermiyor, sevdiğim kardeşlerimle ayrı şeyleri düşünüp aynı hayatı yaşamayı bilenlerden olduk. Bu tavrın anlaşılması ve bozulmaması için konuşalım. Doğru düzgün konuşalım. Çünkü, konuşamıyoruz.