3 Ocak 2016 Pazar

Yazmamak

Aylar önce başlamış bir gelenek, okumamak kadar zararlı. İnsan, yalnızca boş vakitlerinde yazıyor ya da okuyor olabilir. Tam olmuyorsa hiç olmasın düşüncesinin ürünü bir boşluk bırakmışım. Kendi adıma büyük harflerle yazılacak maceralarım oldu aylardır. Son satırlarımı oluşturduğum 2014 yazı ve peşi sıra yaşadığım gelişmeler. Üstü kapalı bahsetmekte fayda görüyorum. Evvelden nasıl olacak dediğim bütün gelişmelerin içinde başrol oynadığım çok güzel bir ara verdim yazmaya.

Geçen zaman içinde çürük çekirdek tadı veren gelişmeler de olmadı değil. Hiçbiri tek tek sayacağım şeyler değil. Biraz daha büyüdük geçen zamanda o net. Biraz daha yorulduk, biraz daha dinledik ya da dinlendik. Mümkün mertebe boşlukları doldurduk. Şimdilerde ÖSYM'nin bize dayattığı boşluk doldurma sistemine daha bir kafam yatıyor. Asıl durum hayat denen bu büyük sınava esas boşlukları doğrularla doldurmak olmalıymış. Görünen boşlukları uygun kelimelerle doldurmayı başardığında kazanmakmış hayatı, asıl olan buymuş.

Geriye dönüp bakınca çok da yazmamış gibi görmüyorum kendimi. Whatsapp, facebook, instagram, twitter başlıca yazdığım yerler olmuş boşluk olarak tanımladığım dönemde. Hepsi havaya giden bir sürü cümlem olmuş. Umarsızca arşivlenmiş geçici sunucular üzerinde konuşmalarım. Elimde elin Amerikalısının icadı akıllı telefon yazmışım da yazmışım hepsi uçmuş. Bugün kapatıp gitsem hesaplarımı hiçbirinden soran olmaz. Yazmamışım gibi ya da okunmamış gibi gez dur dünyada. 

Çöp kutusu diye bir şey var bu sanal alemde alıştık hastası olduk içine çöp atmaktan. Konuşmalarım çöp oldu. Bazı yazılımlar biraz vefalı Arşiv olarak tanımlıyor bu durumu. Sileceğinden emin misin der gibi bir hali varken senin adına biraz daha tutuyor işte bir yerlerde yazılarını. Lakin o da dolabındaki orta çekmeceye benzemez. Bir gün oradan da yok olacaktır. 

Orta çekmecede kağıda yazılı bir not bulunabilir. Eski bir belge ya da asker mektupları o tozlu poşetlerin içinde yer alabilir eğer densizlik edip çöpe atmazsan oralarda aradığında bulursun. İşte bu blog ve bu mecrada takip ettiğim insanların blogları sanal alemde en değer verdiğim yerler arasında. Eskisi gibi yazmayanlar çoğunlukta gözüküyor. İnatla yazanlara da saygı duyuyorum. Tekrar buralarda olmak, tekrar iz bırakan şeyleri ya da bırakmayanları yazıp çizmek lazım. Hayat hızla akarken döviz kuruna bağlı olmayan şeylerin tadını çıkarmak gerekiyor. 

Bu nedenle "yazmamaktan" vazgeçiyorum.