27 Ocak 2013 Pazar

Benim ne işim var burada ? II

Bazı resimlerin adıdır bu soru. Bazı durumların ve bazı anların adıdır. İnsan yaşadığı tecrübelerden büyük dersler çıkartabilir, eğer doğru zamanda, doğru sorgulamayı yaparsa...


* İlkokul 3. sınıftayım. Ailevi durumlardan dolayı bazı günlerde teyzemin evinde kalıyordum. Kuzenlerle falan güzel de geçiyordu. Bir tanesi ile  aynı yaştayız. Hani baharda klasik okul gezileri olurdu Belgrad Ormanlarına gidilirdi. Top oynanır, ip atlanır ve piknik yapılırdı. Veliler öğretmenler ve çocuklar bir arada. Ben de mecburiyetten kuzenin okulunun düzenlediği bir geziye gitmek durumunda kaldım. Kendi arkadaşlarım yanımda yoktu ve kuzenimin arkadaşları bana içimizdeki İrlandalılar gibi gözüküyordu. Çok canım sıkıldı, bitsin istedim hemen. Günün şarkıları içinde ise Nilüfer-Melankoli vardı. O anlamsız ve amaçsız yaşta çok gereksizdi. En son çizgi nerede diye diye geldik eve çok şükür. Benim ne işim var burada ?

* 27 Ocak 1998 İstanbul'un göt kesen soğuklarından birinde İnönü Stadındayız. O dönemler maça gitmeyi güvensiz bulduğum için Beşiktaşlı biraderimle maça gidiyoruz ve yine  o sezon Galatasaray çok iyi, ama ben gitmiyorum maçlara. Ali Sami Yen'de Hagi seyretmek varken biz Amokachi ve Rahim gibi topçuları izlemeyi tercih ediyoruz küfür gibi isimler. O zamanlar maç biletini gişeden almak var tanıyanlar bilir sıkıntıya gelemem. Aynı yıl altı saat bilet sırasında kalıp Fenerbahçe derbisine girememiştim çünkü Mecidiyeköy'de. Bu nedenle futbol aşkını İnönü'de takip etmek Galatasaraylılığım adına çelişki gibi durmaktadır. Havada pis bir yağmur vardı ve Beşiktaş berbat oynuyordu. Yüzüme çarpan soğuk yağmur damlaları ile beraber toplamda 1000 kişi bile olmayan taraftar grubunun ''aramızda ne kadar Cimbomlu varsa''  tezahüratı bana aynı soruyu sordurdu. Benim ne işim var burada ?

* Havada kar var bugün, karlı bir günü hatırlamadan olmaz. Plevne Lisesi mezunu olmaktan dolayı ömrüm boyunca bir şey hissetmeyeceğimi biliyorum. Alakam yoktu okulla, dersle ve okulun etkinliklerine de pek gitmedim. Okulu ilk günden beri sevmemiştim ve bu yüzden üç sene geçmek bilmedi, ama beni kim sevsin. Kızlar ve erkekler toplanmış okulun Eyüp Lisesi ile bir turnuva maçı var. Karların eriyip yerlerde faşır fuşur ettiği pis bir gün. Gaziosmanpaşa'dan Eyüp Stadına kadar kalabalık bir grup yürüyoruz. Stada ulaşıyoruz hava soğuk ve o pis karlardan kartopu yaparak fırlatan ergen arkadaşlarım etrafta yayılmış. Kızların bize bakacak durumu yok, hem donmuşlar hem de okul takımının yakışıksız adamları varken tribündeki sivilceli erkek grubunu kimse takmaz. Maçı kaybediyoruz ve sonunda iki taraftar grup arasında gerilim oluyor. Usulca sıvışıyorum bölgeden, o pis havada eve gitmek yerine Kadıköy'e gitmek daha kolay. Bin bir Küfür ederek eve geliyorum. Okulunun da takımının da... futboldan soğuyorum. ...ve soruyorum. Benim ne işim var burada ?

* Yine 1998 yılında yaz tatili için Çanakkale'deyiz. Ekonomik ve rahatsız bir tatil olarak Biga ilçesine bağlı saçma sapan bir yerdeyiz. Peynir tonda başladığım deniz kum paralelindeki tatilimde kuzenle sevmediğim bir işe girişiyoruz ve kayalıkların arkasında keşif turu yapıyoruz. O dönemlerde Kaptan Cousteau belgesellerini bayılarak izlediği için olabilir, doğaya karşı bir meraktan diye de olabilir,  umarsızca geziyoruz.  Kendisi esmer olduğu için her yaz tatilinde olduğu gibi kıskandıracak şekilde bu etkinlikten faydalanırken. Ben güneş yanıklarıyla kırmızının hafif açık bir tonuna sahip oluyorum ve ikimiz yan yana Milan'ın yıldız takımının idmanından dönen çelimsiz topçulara benziyoruz. Bephantene kreminin katkılarıyla acım azalsa da sorumu sormadan edemiyordum yine de...Benim ne işim var burada ? 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder